17 Aralık 2021 Tarihli ve 31692 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ve Tebliğler

17 Aralık 2021 Tarihli ve 31692 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Mevzuat 17 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31692 YÖNETMELİKLER Genel Ay…

 

 

17 Aralık 2021 Tarihli ve 31692 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Yönetmelik ve Tebliğler

17 Aralık 2021 Tarihli ve 31692 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Mevzuat

17 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31692

YÖNETMELİKLER
Genel Aydınlatma Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
TEBLİĞLER
Yurt Dışı Tebligat ve İstinabe Taleplerinde Uyulması Gereken Usul ve Esaslara Dair Tebliğ
Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı
Su Ürünleri Yetiştiriciliği Destekleme Tebliği (No: 2021/48)
Su Ürünleri Yetiştiriciliği Kapsamında Alabalık Kuluçkahanelerinde Damızlık Alabalık Desteğine İlişkin Tebliğ (No: 2021/49)
Gümrük Genel Tebliği (Tarife-Sınıflandırma Kararları) (Seri No: 36)
Gümrük Genel Tebliği (Gümrük İşlemleri) (Seri No: 181)
4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanununun (Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması ve Doğalgaz Piyasası Hakkında Kanun) 9 uncu Maddesi Uyarınca 2022 Yılında Uygulanacak İdari Para Cezaları Hakkında Tebliğ
5015 Sayılı Petrol Piyasası Kanununun 19 uncu Maddesi Uyarınca 2022 Yılında Uygulanacak İdari Para Cezaları Hakkında Tebliğ
5307 Sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 16 ncı Maddesi Uyarınca 2022 Yılında Uygulanacak İdari Para Cezaları Hakkında Tebliğ 
6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununun 16 ncı Maddesi Uyarınca 2022 Yılında Uygulanacak İdari Para Cezaları Hakkında Tebliğ



2022 Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı 2021/1

2022 Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı 17 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31692 Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından: ASGARİ ÜCRET TESPİ…

 

 

2022 Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı 2021/1

2022 Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararı

17 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31692

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından:

ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU KARARI

Karar Tarihi: 16/12/2021

Karar No: 2021/1

22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39 uncu maddesi ile Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 522 nci maddesi gereğince, iş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin asgari ücretini tespit etmekle görevli Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 01/12/2021 tarihinde başladığı çalışmalarını 16/12/2021 tarihine kadar sürdürmüş ve yaptığı dört toplantı sonucunda;

1) Milli seviyede tek asgari ücret tespitine, oybirliğiyle,

2) İşçinin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretinin; 1/1/2022-31/12/2022 tarihleri arasında (166,80) yüzaltmışaltı lira seksen kuruş olarak tespitine oybirliğiyle,

3) İş bu Kararın, 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine dayanılarak hazırlanan Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 11 inci maddesi gereğince Resmî Gazete’de yayımlanmasına oy birliğiyle,

karar verilmiştir.

GEREKÇE

Asgari Ücret, bilindiği gibi ödenmesi zorunlu olan en az ücrettir.

Asgari ücretin belirlenmesini düzenleyen Asgari Ücret Yönetmeliği uyarınca, asgari ücret, pazarlık ücreti değildir.

Asgari ücretin belirlenmesi sırasında. Komisyonumuz, bu çerçevede bir karar alınması için çalışmış, işçilerin geçim şartları ve 2022 yılı enflasyon hedefi gibi faktörleri değerlendirmiştir.

İşte bu çerçevede hareket eden Komisyonumuz; işçinin günlük asgari ücretini, 1/1/2022 – 31/12/2022 tarihleri arasında (166,80) yüzaltmışaltı lira seksen kuruş olarak belirlemiştir.

Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 11 inci maddesi gereğince, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nca belirlenen asgari ücret, Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihi izleyen ayın ilk gününden itibaren yürürlüğe girecektir.




6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77 nci Maddesine Göre 2022 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

2022 Tüketicinin Korunması 77 nci Madde Parasal Sınır 16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31691 Ticaret Bakanlığından: Amaç ve kapsam MADDE 1 – …

 

 

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77 nci Maddesine Göre 2022 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

 

2022 Tüketicinin Korunması 77 nci Madde Parasal Sınır

16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31691

Ticaret Bakanlığından:

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77 nci maddesinde düzenlenmiş olan idari para cezalarının, 27/11/2021 tarihli ve 31672 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 533)’nde 2021 yılı için yeniden değerleme oranı olarak tespit edilen % 36,20 (yüzde otuzaltı virgül yirmi) oranında artırılarak yeniden belirlenmesidir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77 nci maddesi ile 84 üncü maddesinin birinci fıkrasına ve 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17 nci maddesinin yedinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Ceza miktarları

MADDE 3 – (1) 6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesi uyarınca 1/1/2022 ile 31/12/2022 tarihleri arasında uygulanacak idari para cezası miktarları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

6502 sayılı Kanunun 77 nci maddesinin; TL
Birinci fıkrasındaki ceza miktarı 615
İkinci fıkrasındaki ceza miktarı 615
Üçüncü fıkrasındaki ceza miktarı 3.108
Dördüncü fıkrasındaki ceza miktarları 62.281
3.108
Beşinci fıkrasındaki ceza miktarı 311.425
Altıncı fıkrasındaki ceza miktarı 615
Yedinci fıkrasındaki ceza miktarı 311.425
Sekizinci fıkrasındaki ceza miktarları 15.571.450
1.557.139
Dokuzuncu fıkrasındaki ceza miktarları 15.566
311.425
31.136
Onuncu fıkrasındaki ceza miktarları 311.425
31.136
3.108
On birinci fıkrasındaki ceza miktarı 31.136
On ikinci fıkrasındaki ceza miktarı (a) bendi 31.136
(b) bendi 622.853
(c) bendi 15.568
311.426
(ç) bendi 15.566
(d) bendi 155.712
(e) bendi 155.712
(f) bendi 77.851
(g) bendi 15.566
On üçüncü fıkrasındaki ceza miktarları 15.566
155.712
On dördüncü fıkrasındaki ceza miktarları 311.425
15.566
On beşinci fıkrasındaki ceza miktarının alt sınırı 77.851
On altıncı fıkrasındaki ceza miktarı 615
On sekizinci fıkrasındaki ceza miktarının alt ve üst sınırları 3.108 – 115.712
On dokuzuncu fıkrasındaki ceza miktarının alt ve üst sınırları 77.851-311.429.139

Yürürlük

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.




6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı Maddelerinde Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğ

2022 Tüketicinin Korunması Tüketici Hakem Heyetleri Parasal Sınır 16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31691 Ticaret Bakanlığından: Amaç ve kapsa…

 

 

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci ve Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı Maddelerinde Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğ

2022 Tüketicinin Korunması Tüketici Hakem Heyetleri Parasal Sınır

16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31691

Ticaret Bakanlığından:

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrası ile 27/11/2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında belirtilen parasal sınırların, 27/11/2021 tarihli ve 31672 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 533)’nde 2021 yılı için yeniden değerleme oranı olarak tespit edilen % 36,20 (yüzde otuzaltı virgül yirmi) oranında artırılarak yeniden belirlenmesidir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 84 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 27/11/2014 tarihli ve 29188 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tüketici Hakem Heyetleri Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına dayanılarak hazırlanmıştır.

Parasal sınırlar

MADDE 3 – (1) 2022 yılı için Tüketici Hakem Heyetlerine yapılacak başvurularda değeri;

a) 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İlçe Tüketici Hakem Heyetleri,

b) Büyükşehir statüsünde olan illerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri,

c) Büyükşehir statüsünde olmayan illerin merkezlerinde 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri,

ç) Büyükşehir statüsünde olmayan illere bağlı ilçelerde 10.280 (onbinikiyüzseksen) Türk Lirası ile 15.430 (onbeşbindörtyüzotuz) Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetleri,

görevlidir.

Yetki

MADDE 4 – (1) İl Tüketici Hakem Heyetleri il sınırları içinde, İlçe Tüketici Hakem Heyetleri ise ilçe sınırları içinde yetkilidir. Tüketici Hakem Heyeti kurulmayan ilçelerde Bakanlıkça o ilçe için belirlenen Tüketici Hakem Heyeti yetkilidir.

(2) Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki Tüketici Hakem Heyetine yapılabilir.

(3) İkinci fıkra uyarınca başvuru yapılabilecek ilçede Tüketici Hakem Heyetinin kurulmamış olması halinde tüketiciler o ilçe kaymakamlığına başvuru yapabilir. Yapılan bu başvurular, kaymakamlıklarca gereği yapılmak üzere Bakanlıkça belirlenen yetkili Tüketici Hakem Heyetine intikal ettirilir.

Yürürlük

MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ 1/1/2022 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Ticaret Bakanı yürütür.




Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik

Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Prim 16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31691 Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunda…

 

 

Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik

 

Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Prim

16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31691

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan:

MADDE 1 – 7/11/2006 tarihli ve 26339 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sigortaya Tabi Mevduat ve Katılım Fonları ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Tahsil Olunacak Primlere Dair Yönetmeliğin 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“g) Dijital Ortam: 5/12/2019 tarihli ve 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde tanımlanan dijital ortamı,”

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 4 üncü maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.

“(2) Birinci fıkrada belirtilen tutar her yıl, bir önceki yıla ilişkin olarak 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranı dikkate alınarak takvim yılı başından geçerli olmak üzere Fon Kurulu tarafından artırılır.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin 10 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“MADDE 10 – (1) Kredi kuruluşları, tasarruf mevduatı ve katılım fonu hesaplarının sigortalanmasına ilişkin olarak içeriği Fon tarafından belirlenecek açıklamayı şubelerinin görünen bir yerinde ve dijital ortamda ilan etmek zorundadırlar.”

MADDE 4 – Bu Yönetmeliğin 2 nci maddesi 1/1/2022 tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Kurulu Başkanı yürütür.

 
Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin
Tarihi Sayısı
7/11/2006 26339
Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliklerin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin
Tarihi Sayısı
1- 5/5/2008 26867
2- 15/1/2011 27816
3- 29/9/2011 28069
4- 15/2/2013 28560
5- 26/6/2013 28689
6- 25/9/2019 30899



193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci Maddesinde Yer Alan Tevkifat Oranlarına İlişkin Olarak 22/7/2006 Tarihli ve 2006/10731 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Eki Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 4921)

GVK Geçici 67. Md. Tevkifat Oranları Karar 4921 16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31691 Karar Sayısı: 4921 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun..

 

 

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Geçici 67 nci Maddesinde Yer Alan Tevkifat Oranlarına İlişkin Olarak 22/7/2006 Tarihli ve 2006/10731 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararının Eki Kararda Değişiklik Yapılması Hakkında Karar (Karar Sayısı: 4921)

 

GVK Geçici 67. Md. Tevkifat Oranları Karar 4921

16 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31691

Karar Sayısı: 4921

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 67 nci maddesinde yer alan tevkifat oranlarına ilişkin olarak 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararda değişiklik yapılması hakkındaki ekli Kararın yürürlüğe konulmasına, 193 sayılı Kanunun mezkûr maddesi gereğince karar verilmiştir.

15 Aralık 2021

Recep Tayyip ERDOĞAN

CUMHURBAŞKANI

15/12/2021 TARİHLİ VE 4921 SAYILI CUMHURBAŞKANI KARARININ EKİ KARAR

 
ÖZET: 16 Aralık 2021 tarihli ve 31691 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4921 sayılı  Karar ile; Yeni açılan veya vadesi yenilenen hesaplara uygulanmak üzere mevduat faizleri ile katılım hesapları karşılığı ödenen kar paylarında geçici süreliğine belirlenen tevkifat oranlarının yürürlük süresi ile bazı yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlarda ve bankalar tarafından ihraç edilen tahvil ve bonolardan elde edilen gelir ve kazançlar ile fon kullanıcısının bu bankalar olduğu varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelir ve kazançlarda geçici süreliğine belirlenen tevkifat oranlarının yürürlük süresi 31/3/2022 tarihine kadar geçerli olmak üzere 3 ay uzatılmıştır.

Karar yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. (GİB)

MADDE 1– 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın geçici 2 nci maddesindeki “31/12/2021” ibareleri “31/3/2022” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 2– Aynı Kararın geçici 3 üncü maddesindeki “31/12/2021” ibareleri “31/3/2022” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 3– Bu Kararın;

a) 1 inci maddesi, 1/1/2022 tarihinden itibaren açılan veya vadesi yenilenen hesaplara

uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

b) 2 nci maddesi, 1/1/2022 tarihinden itibaren iktisap edilen bankalar tarafından ihraç edilen tahvil ve bonolardan elde edilen gelir ve kazançlar ile fon kullanıcısının bu bankalar olduğu varlık kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından elde edilen gelir ve kazançlar ile bu Kararın yayımı tarihinden itibaren iktisap edilen yatırım fonlarından elde edilen gelir ve kazançlara uygulanmak üzere yayımı tarihinde,

c) Diğer hükümleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.

MADDE 4– Bu Karar hükümlerini Hazine ve Maliye Bakanı yürütür.




Anayasa Mahkemesinin 13/10/2021 Tarihli ve E: 2018/93, K: 2021/69 Sayılı Kararı

Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93 15 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31690 ANAYASA MAHKEMESİ KARARI Esas Sayısı : 2018/93 Karar Sayısı : 2021…

 

 

Anayasa Mahkemesinin 13/10/2021 Tarihli ve E: 2018/93, K: 2021/69 Sayılı Kararı

Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93

15 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31690

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

Esas Sayısı : 2018/93

Karar Sayısı : 2021/69

Karar Tarihi : 13/10/2021

İPTAL DAVASINI AÇAN: Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Engin ALTAY, Özgür ÖZEL, Engin ÖZKOÇ ile birlikte 113 milletvekili

İPTAL DAVASININ KONUSU: 1/2/2018 tarihli ve 7076 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un;

A. 3. maddesiyle 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na eklenen geçici 17. maddenin birinci fıkrasında yer alan “…Fondan…” ibaresinin,

B. 4. maddesiyle 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 160. maddesine eklenen dördüncü fıkrada yer alan “…yahut sair yöntemlerle…” ibaresinin

C. 8. maddesiyle 15/2/2011 tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun’un 26. maddesinin (8) numaralı fıkrasının;

1. Değiştirilen birinci ve ikinci cümlelerinin,

2. Üçüncü cümlesinin yürürlükten kaldırılmasının,

3. Beşinci cümlesine eklenen “…veya bu Kanunun geçici 4 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca yayınlarına devam eden…” ibaresinin

Ç. 10. maddesiyle 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 149/A maddesinin yürürlükten kaldırılmasının,

D. 11. maddesiyle 10/11/2016 tarihli ve 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun’un 20. maddesinin (1) numaralı fıkrasının değiştirilen ikinci cümlesinin,

Anayasa’nın 2., 15., 26., 28., 36., 40., 60., 65., 67., 79., 121., 125., 129. ve 167. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi talebidir.

I. İPTALİ İSTENEN VE İLGİLİ GÖRÜLEN KANUN HÜKÜMLERİ

A. İptali İstenen Kanun Hükümleri

Kanun’un iptali talep edilen kuralların da yer aldığı;

1. 3.maddesiyle 4447 sayılı Kanun’a eklenen geçici 17. maddenin birinci fıkrası şöyledir:

31/12/2017 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, 1/2/2017 tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince Kuruma kayıtlı işsizler arasından işe alınanların; işe alındıkları tarihten önceki üç aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları ve 2016 yılı Aralık ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısına ilave olmaları kaydıyla işe alındıkları tarihten itibaren 31/12/2017 tarihine kadar geçerli olmak üzere sigortalının aylık prim ödeme gün sayısının 22,22 TL ile çarpılması sonucunda bulunacak tutar, bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri sigortalı hisseleri dahil tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle işverene destek ödemesi yapılır ve destek tutarı Fondan karşılanır.

Tamamı İçin Tıklayınız




Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93 – VUK 339. Madde

Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93 – VUK 339. Madde 15 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31690 Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayı…

 

 

Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93 – VUK 339. Madde

Anayasa Mahkemesi Kararı E: 2018/93 – VUK 339. Madde

15 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31690

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı : 2021/51

Karar Sayısı: 2021/80

Karar Tarihi: 4/11/2021

İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Antalya 1, Vergi Mahkemesi

İTİRAZIN KONUSU: 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 22/7/1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilen 339. maddesinin Anayasa’nın 2. maddesine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi talebidir.

OLAY: Tarh edilen kurumlar vergisi ile tekerrür hükümleri de uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması talebiyle açılan davada itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.

I. İPTALİ İSTENEN KANUN HÜKMÜ Kanun’un itiraz konusu 339. maddesi şöyledir:

“Tekerrür:

Madde 339- (Değişik: 22/7/1998-4369/9 md.)

Vergi ziyaına sebebiyet vermekten veya usulsüzlükten dolayı ceza kesilen ve cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda, vergi ziyaı cezası yüzde elli, usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanır.”

II. İLK İNCELEME

1. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü hükümleri uyarınca Zühtü ARSLAN, Hasan Tahsin GÖKCAN, Kadir ÖZKAYA, Engin YILDIRIM, Hicabi DURSUN, Celal Mümtaz AKINCI, Muammer TOPAL, M. Emin KUZ, Rıdvan GÜLEÇ, Recai AKYEL, Yusuf Şevki HAKYEMEZ, Yıldız SEFERİNOĞLU, Selahaddin MENTEŞ, Basri BAĞCI ve İrfan FİDAN’ın katılımlarıyla 3/6/2021 tarihinde yapılan ilk inceleme toplantısında öncelikle davada uygulanacak kural ve sınırlama sorunları görüşülmüştür.

2. Anayasa’nın 152. ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddelerine göre bir davaya bakmakta olan mahkeme, o dava sebebiyle uygulanacak bir kanunun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasa’ya aykırı görmesi hâlinde veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda bu hükümlerin iptalleri için Anayasa Mahkemesine başvurmaya yetkilidir. Ancak anılan maddeler uyarınca bir mahkemenin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve mahkemenin görevine giren bir davanın bulunması, iptali talep edilen kuralın da o davada uygulanacak olması gerekir. Uygulanacak kural ise bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır.

3. Bakılmakta olan davanın konusunu, davacı adına tarh edilen vergiler ve tekerrür hükümleri uygulanarak kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali talebi oluşturmaktadır. Bu itibarla itiraz konusu maddede yer alan “...veya usulsüzlükten… ”, “...usulsüzlükte iki…” ve “...usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş…” ibarelerinin bakılmakta olan davada uygulanma imkânı bulunmamaktadır.

4. Öte yandan itiraz konusu maddenin kalan kısmı, bakılmakta olan davanın konusu olan vergi ziyaı cezasının yanı sıra davada uygulanma imkânı bulunmayan usulsüzlük cezası bakımından da geçerli ortak kural niteliğindedir. Dolayısıyla bakılmakta olan davanın konusu gözetilerek esas incelemenin “Vergi ziyaına sebebiyet vermekten… ”, “...vergi ziyaında beş,… ” ve “...vergi ziyaı cezası yüzde elli,… ” İbareleri ile sınırlı olarak yapılması gerekir.

5. Açıklanan nedenlerle 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 22/7/1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilen;

A. 339. maddesinde yer alan “...veya usulsüzlükten...”, “...usulsüzlükte iki...” ve “...usulsüzlük cezası yüzde yirmibeş...” ibarelerinin itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından bu ibarelere ilişkin başvurunun Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle REDDİNE,

B. 339. maddesinin kalan kısmının esasının incelenmesine, esasa ilişkin incelemenin “Vergi ziyaına sebebiyet vermekten… ”, “...vergi ziyaında beş,… ” ve “...vergi ziyaı cezası yüzde elli,...” ibareleri ile sınırlı olarak yapılmasına,

OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.

III. ESASIN İNCELENMESİ

6. Başvuru karan ve ekleri, Raportör Murat ÖZDEN tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu kanun hükmü, dayanılan Anayasa kuralı ve bunun gerekçesi ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

7. İtiraz başvurusu ile iptali talep edilen kuralların davada uygulanacak olması gerekmektedir. Uygulanacak kural bakılmakta olan davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır (bkz. § 2).

8. Bu bağlamda somut normun denetiminde uygulanacak kuralın hâlihazırda yürürlükte bulunması veya yürürlükten kalkmış olması arasında kural olarak bir fark bulunmayıp itiraz başvurusunda bulunan mahkemece bakılmakta olan davada uygulanma imkânının olması yeterlidir. Nitekim Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarında da itiraz yoluna başvuran mahkemede uygulanacak kural olma niteliğini sürdüren mülga hükümlerin esasının incelenmesi gerektiğine karar vermiştir (AYM, E.2020/14, K.2020/58, 15/10/2020; E.2018/14, K.2018/112, 20/12/2018; E.2018/107, K.2018/114, 20/12/2018; E.2014/179, K.2015/54, 17/6/2015).

9. Bununla birlikte, cezai hükümlerde sonradan yapılan yasal değişiklikle fiilin suç olmaktan çıkarılması veya suç için öngörülen ceza miktarının azaltılması gibi nedenlerle fail lehine olan değişikliğin geçmişe dönük olarak uygulanması ve bu yönüyle iptali istenilen kuralın görülmekte olan davada uygulanamayacak hale gelmesi durumunda Anayasa Mahkemesi işin esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermektedir (AYM, E.2018/160, K.2019/23,10/04/2019).

10. İtiraz konusu kural başvuru tarihinden sonra kabul edilen 14/10/2021 tarihli ve 7338 sayılı Kanun’un 38. maddesiyle değiştirilmiştir. Anılan değişiklikle genel itibarıyla itiraz konusu kuralda düzenlendiği üzere vergi ziyaı ve usulsüzlük cezalarında tekerrür ve tekerrürün sonuçları hükme bağlanmıştır. Bu bağlamda kuralda olduğu gibi vergi ziyaı cezalarında beş, usulsüzlük cezalarında iki yıllık tekerrür süreleri öngörülmüş ve yine tekerrür hâlinde vergi ziyaı cezasının yüzde elli, usulsüzlük cezasının ise yüzde yirmi beş oranında artırılmak suretiyle uygulanacağı belirtilmek suretiyle aynı artırım oranları muhafaza edilmiştir.

11. Anılan değişikliğin itiraz konusu kuraldan temel farkı, tekerrür hâlinde artırılmak suretiyle uygulanacak cezalara üst sınırın getirilmesidir. Bu itibarla artırım tutarının kesinleşen cezadan (kesinleşen birden fazla ceza olması durumunda bunlardan tutar itibarıyla en yükseğinden) fazla olamayacağı hükme bağlanmıştır. İtiraz konusu kuralda tekerrür hâlinde artırılması öngörülen cezalar bakımından bir üst sınırın bulunmadığı gözetildiğinde söz konusu değişikliğin lehe bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır.

12. İtiraz başvurularında itiraz konusu kuralın yürürlükten kaldırılmış olması kural olarak mülga kuralın esasının incelenmesine engel oluşturmamasına karşın başvuruya konu itiraz konusu kuralda yapılan değişikliğin lehe olması nedeniyle vergi ziyaı veya usulsüzlük cezalarının tekerrür nedeniyle artırıldığı tüm uyuşmazlıklarda uygulanacağı açıktır.

13. Ayrıca bakılmakta olan dava hakkında davacının davadan feragat etmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dolayısıyla bu yönden de kuralın bakılmakta olan davada uygulanma imkânı kalmamıştır.

14. Açıklanan nedenle konusu kalmayan itiraz başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekir.

IV. HÜKÜM

4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 22/7/1998 tarihli ve 4369 sayılı Kanun’un 9. maddesiyle değiştirilen 339. maddesinde yer alan “ Vergi, ziyaına sebebiyet vermekten...”, “...vergi ziyaında beş,…” ve “…vergi ziyaı cezası yüzde elli,…” ibarelerine ilişkin itiraz başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA 4/11/2021 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan Zühtü ARSLAN

Başkanvekili Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili Kadir ÖZKAYA

Üye Engin YILDIRIM
Üye Hicabi DURSUN
Üye Celal Mümtaz AKINCI
Üye M. Emin KUZ
Üye Rıdvan GÜLEÇ
Üye Muammer TOPAL
Üye Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Üye Yıldız SEFERİNOGLU
Üye Recai AKYEL
Üye Basri BAĞCI
Üye İrfan FİDAN
Üye Selahaddin MENTEŞ




Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü

Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü Bir takvim yılı içinde gerçekleştirilen gayrimenkul ve/veya taşıt alım-satımınd… 

 

 

Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü

Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü

Bir takvim yılı içinde gerçekleştirilen gayrimenkul ve/veya taşıt alım-satımından elde edilen kazançların 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu açısından nasıl vergilendirileceğine ilişkin açıklamalar yer aldığı “Gayrimenkul ve Taşıt Satışında Vergi Mükellefiyetinin Esasları Broşürü”  kullanıma sunulmuştur.

Söz konusu Broşürde;

  • Ticari Faaliyetin Özellikleri Nelerdir?
  • Gayrimenkul Alım Satım İşlemi Ticari Kazanç mıdır?
  • Gayrimenkul Alım-Satım İşlerinde Değer Artışı Kazancı veya Ticari Kazanç Ayrımı Nasıldır?
  • İkinci El Motorlu Kara Taşıtı Alım Satımı Yapanların Vergilendirilmesi Nasıldır?
  • İşletmenin Aktifinde Kayıtlı Olan Gayrimenkul ve Taşıtların Satışından Elde Edilen Gelir Nasıl Vergilendirilir?
  • Gayrimenkul veya Taşıt Alım Satım Faaliyetinden Dolayı Vergi Mükellefi Olanlar Hangi Beyannameleri Verirler?
  • Ticari Kazanç Yönünden Mükellefiyet Tesisi Nasıl Yapılır?
  • Değer Artışı Kazancı Yönünden Mükellefiyet Tesisi Nasıl Yapılır?

gibi sorular için açıklayıcı cevaplar yer almaktadır.

Broşüre ulaşmak için TIKLAYINIZ

Kaynak: GİB




Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı E: 2019/3 – Çekin Rehin Cirosu İle Devredilmesi

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı E: 2019/3 Çekin Rehin Cirosu İle Devredilmesi 14 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 31689…

 

 

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı E: 2019/3 – Çekin Rehin Cirosu İle Devredilmesi

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı E: 2019/3

Çekin Rehin Cirosu İle Devredilmesi

14 Aralık 2021 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 31689

Yargıtay Başkanlığından:

YARGITAY İÇTİHADI BİRLEŞTİRME BÜYÜK GENEL KURULU KARARI

ESAS NO : 2019/3

KARAR NO : 2021/2

KARAR TARİHİ : 22.10.2021

ÖZET:

Üzerinde yazılı olmaması halinde çekin rehin cirosu ile devredilmiş olması hususunun başka delillerle ispat edilip edilemeyeceği konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; içtihatların birleştirilmesine karar verilebilmesi için içtihat aykırılığına konu kararların devamlılık arz etmesinin gerekmesi, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararıyla Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03.08.2020 tarihi itibariyle kapatılarak baktığı işlerin Yargıtay 11. Hukuk Dairesine devredilmiş olması, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararlarına aykırılık teşkil eden Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sadece 30.05.2018 tarihli ve 2017/19-817 E., 2018/1145K. sayılı kararının bulunması ve henüz istikrar kazanmamış olması ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin belirtilen konuda içtihadının bulunmayışı karşısında içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

I. GİRİŞ

A. İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KONUSUNDAKİ BAŞVURU

Av. Burak Kuldemir tarafından sunulan 06.06.2018 tarihli dilekçe ilecekteki cironun hangi durumlarda rehin cirosu sayılacağı hususunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 11,12 ve 19. Hukuk Dairelerinin kararları arasında içtihat aykırılığı bulunduğu, 19. Hukuk Dairesinin rehin cirosunda şekli şartlar aradığı, 11 ve 12. Hukuk Dairelerinin ise çekin teminat olarak verildiği hususunun kayıt veya alacaklının kabulüyle belirlenmesi halinde çekteki cironun rehin cirosu olduğunun kabulü gerektiği yönünde içtihatları bulunduğu belirtilerek içtihatların birleştirilmesi talep edilmiştir.

B. YARGITAY BİRİNCİ BAŞKANLIK KURULUNUN KARARI VE İÇTİHADI BİRLEŞTİRMENİN KONUSU

Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 29.05.2019 tarihli ve 182 sayılı kararı ile; “Bankaya ciro edilen çeklerin hangi durumlarda rehin cirosu olarak kabul edileceğine ilişkin çelişkili kararlar” konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi kararları arasında görüş aykırılığı bulunduğu ve farklı uygulamaların sürdürüldüğü sonucuna varıldığından; aykırılığın İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca giderilmesi gerektiğine oy birliğiyle karar verilmiştir.

Yargıtay Birinci Başkanlık Kumlunun 13.09.2021 tarihli ve 244 sayılı kararı ile; 2019/3 Esas sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu dosyasında içtihadı birleştirme kararının konusu her ne kadar “Bankaya ciro edilen çeklerin hangi durumlarda rehin cirosu olarak kabul edileceğine ilişkin çelişkili kararlar” olarak belirlenmiş olsa da, konunun “Üzerinde yazılı olmaması halinde çekin rehin cirosu ile devredilmiş olması hususunun başka delillerle ispat edilip edilemeyeceği” olarak değiştirilmesinin ihtiyacı daha iyi karşılayacağı gerekçesiyle içtihadı birleştirme kararının konusu oy birliğiyle alman karar sonucunda bu şekilde değiştirilmiştir.

C. GÖRÜŞ AYKIRILIĞININ GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

Yargıtay Hukuk Genel Kumlunun 30.05.2018 tarihli ve 2017/19-817 E., 2018/1145K. sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.04.2018 tarihli ve 2016/15070 E., 2018/2588 K.; 26.09.2017 tarihli ve 2016/2019 E, 2017/4745 K.; 26.09.2017 tarihli ve 2016/7396 E, 2017/4744 K. ve 03.10.2012 tarihli ve 2011/6984 E., 2012/14883 K. sayılı kararları; Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.07.2013 tarihli ve 2013/17239 E., 2013/25547 K. sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 26.10.2017 tarihli ve 2016/12558 E, 2017/7361 K.; 09.10.2017 tarihli ve 2016/11979 E, 2017/6726 K.; 17.06.2016 tarihli ve 2016/1716 E., 2016/10943 K.; 26.05.2016 tarihli ve 2015/17823 E., 2016/9441 K.; 25.05.2016 tarihli ve 2015/17598 E., 2016/9405 K. ve 13.10.2015 tarihli ve 2015/8447 E., 2015/12650 K. sayılı kararları.

D. GÖRÜŞ AYKIRILIĞININ GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNUN, YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN, YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNİN VE YARGITAY (KAPATILAN) 19. HUKUK DAİRESİNİN GÖRÜŞ ÖZETLERİ

1. Hukuk Genel Kurulunun Görüşü:

Hukuk Genel Kurulu ile Yüksek Dairelerin görüşleri ve kararları dikkate alındığında Hukuk Genel Kumlu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 12. Hukuk Dairesi ve 19. Hukuk Dairesi kararları arasında içtihat aykırılıklarının bulunduğu, içtihat aykırılığının giderilmesi için İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca içtihatların birleştirilmesine gerek bulunduğu yönünde görüş bildirilmiştir.

2. On Birinci Hukuk Dairesinin Görüşü:

Alacaklının çeki alacağının teminatı olarak aldığının kabulü hâlinde veya hamil alacaklı bankanın çek tevdi bordrosu veya kayıtlarında teminat – rehin amaçlı çeki aldığının kayıtlı olması hâlinde çek üzerinde rehin – teminat cirosu olduğu açıkça yazılı olmasa dahi çek hamilinin rehin cirosuyla devraldığı ve çekin meşru hamili olmadığı kabul edilmesi gerektiği, bu hallerde çekin rehin amaçlı gizli ciro ile verildiğinin kabulü gerektiği, alacaklının kendi kayıtlarındaki aleyhine kayıt veya teminat olarak hamil olduğuna dair açık ikrarı karşısında çekin temlik cirosuyla meşru hamili olduğunun kabulü mümkün olmadığı, içtihatların birleştirilmesine karar verilebilmesi için aynı konuda farklı görüşlerin istikrarlı bir şekilde uygulanması gerektiği, evrak ekinde yer alan Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi içtihatlarına aykırı olan kararları istikrar kazanmış ise, içtihatların Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatları yönünde içtihatların birleştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

3. On İkinci Hukuk Dairesinin Görüşü:

Bir çekin teminat olarak verildiğinin kabulü için o çek üzerinde teminat ibaresinin yazılı olmasının zorunlu olmadığı, ibare bulunsa bile sadece “teminattır” şeklinde şerh düşülmesinin yeterli bulunmadığı, neyin teminatı olduğunun açıkça belirtilmesi ve teminat olarak verildiğinin ispatlanması gerektiği, dolayısıyla rehin cirosu iddiasının ayrı bir sözleşme ile ispat edilebileceği gibi alacaklının bu yöndeki ikrarının da Dairece yeterli kabul edildiğini, içtihatların Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve 11. Hukuk Dairesinin görüşleri doğrultusunda birleştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

4. (Kapatılan) On Dokuzuncu Hukuk Dairesinin Görüşü:

Dairenin çek üzerindeki ciro yazılarında rehin cirosu olduğuna dair bir kayıt olmadıkça, çek haricindeki bir takım belgelerden hareketle çekin rehin cirosuyla devredilmiş sayılamayacağı görüşünde olduğunu, bu itibarla Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin uygulamasının kambiyo hukukunun ruhuna ve kanuna uygun bir uygulama olup, Daire ile 11.ve 12. Hukuk Daireleri arasındaki içtihat aykırılığının Daire görüşü doğrultusunda birleştirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

II. ÖN SORUN

İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu, Yargıtay Birinci Başkanlığınca belirlenen konuyu görüşmek üzere 01.10.2021 tarihinde toplanmış, raportör Başkan Murat Kıyak tarafından hazırlanan rapor okunduktan sonra işin esasına geçilmeden önce, birinci ön sorun olarak içtihadı birleştirmenin konusunun “Çek metninde yer almamasına rağmen rehin cirosuyla devredildiği iddiasının ciro yolu ile hamil olan üçüncü kişilere karşı keşideci tarafından ileri sürülüp sürülemeyeceği” şeklinde değiştirilmesi hususu ön sorun olarak tartışılmış, Büyük Genel Kurulda birinci ön sorunun bulunmadığı sonucuna oy çokluğu ile karar verilerek ikinci ön sorunun görüşülmesine geçilmiştir.

İkinci ön sorun olarak ise; içtihadı birleştirmenin konusunun “TTK’nın rehin cirosunu düzenleyen 689. maddesinde belirtildiği üzere çekte bulunan cironun “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir ” ibarelerini veya rehin etmeyi belirten herhangi bir kayıt içermediği takdirde temlik cirosuyla devredilen çekin, teminat amacıyla verildiğinin anlaşılması halinde çekteki cironun rehin cirosu olarak kabul edilip edilemeyeceği, hamilin yetkili hamil sayılıp sayılamayacağı “şeklinde değiştirilmesi hususu ön sorun olarak tartışılmış, Büyük Genel Kurulda ikinci ön sorunun bulunmadığı sonucuna oy çokluğu ile karar verilerek, içtihatların birleştirilmesine karar verilebilmesi için, içtihat aykırılığına konu kararların devamlılık arz etmesi, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararıyla Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03.08.2020 tarihi itibariyle kapatılarak baktığı işlerin Yargıtay 11. Hukuk Dairesine devredilmiş olması ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararlarına aykırılık teşkil eden kararlarının istikrar kazanmamış olması karşısında içtihatların birleştirilmesine yer olup olmadığı hususu üçüncü ön sorun olarak tartışılmıştır.

III. GEREKÇE

Ön sorunun çözümü için içtihadı birleştirme kararlarının özelliklerine değinmekte yarar bulunmaktadır.

Yargıtay içtihadı birleştirme kararları (İBK) kaynağım, Yargıtay Kanunu,nun45. maddesinden almaktadır. Sadece Türk Hukukuna özgü olan ve ilk defa 834 sayılı Mahkeme-i Temyiz Kanunu’nda yapılan değişiklikle, temyiz daireleri kararları arasında yeni kanunların uygulanması dolayısıyla çıkabilecek ihtilâfları çözmek üzere tevhidi içtihat/içtihat birleştirme müessesesi kabul edilmiş ve sonraki değişikliklerde de hep muhafaza edilmiştir (Bilge, Necip: Yargıtay Kurullarında Gelişme ve Reform, AÜHFD, s. 311, yöneliş BMMZabıt Ceridesi 1926, sıra: 150).

İçtihadı birleştirme kararları kesin olup aleyhine yargı yoluna başvurulamaz (Yargıtay K. m. 16/son). Diğer yargı mercilerini bağlar (Yargıtay K. m. 45/5).

İçtihadı birleştirme kararları nitelik olarak, diğer yargı kararlarının üzerinde ve tüm yargı organlarını bağlayan özelliği itibariyle, yargısal kararlardan çok, yasama işlevine yakın ve bir kural koyucu işlem niteliğindedir (Gözler, Kemal: Hukuka Giriş, s. 341).

İçtihadı birleştirme kararları, somut bir dava veya uyuşmazlıkla ilgili olmayıp, İBK ile aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli soyut ve genel nitelikte kurallar konulmalıdır. Zira. İBK’nın temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamaktır. Öte yandan İBK konularıyla sınırlı, gerekçeleriyle açıklayıcı ve sonuçları itibariyle bağlayıcı nitelikte kararlardır (YHGK, 20.02.1963 T. 4/71-21).

İçtihadı birleştirme kararı alındığı andan itibaren uygulanmaya başlayacağı gibi geçmişe yürümeyeceği başka bir deyişle kesinleşmiş kararları etkilemeyeceği açıktır.

Ayrıca içtihatları birleştirme kararlarının alınmasının ön koşulu; Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun belli bir konuya ilişkin görüş ve kabullerini, kararlı ve sürekli biçimde içtihatlarıyla ortaya koymaları ve bu yönün uygulamada kesinlik kazanmasıdır. Bir başka anlatımla, içtihatların birleştirilmesine konu Yargıtay Özel Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu kararlarında istikrar kazanan bir uygulama bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla Yargıtay Özel Daireleri ile Hukuk Genel Kurulu arasında sadece somut uyuşmazlığa ilişkin verilen ve istikrar kazanmayan farklı kararların bulunması içtihatların birleştirilmesine gerekçe olmayacaktır.

Yargıtay Kanunu’nun “Daire Başkanlarının Görevleri’’ başlıklı 24. maddesinin 1. bendi ise;

“Daire başkanlarının görevleri şunlardır:

1. Dairelerinde ahenkli, verimli ve düzenli bir çalışmanın gerçekleşmesini ve işlerin mümkün olan süratle incelenip karara bağlanmasını sağlamak, dairenin kendi kararları arasında çelişkiyi önlemek amacıyla gerekli göreceği bütün tedbirleri almak, dosyaları takrir edecek kişileri, bu esaslar uyarınca tespit etmek ve kendi yazmayacağı kararların hangi üye tarafından yazılacağını belli etmek,…” hükmünü içermektedir.

İçtihadı Birleştirme görüşmelerine ve Kararların yazılmasına ilişkin Yargıtay Başkanlar Kurulunun 19.06.1975 tarihli ilke kararının “Kurulda Görüşmelerin Yürütülmesi” başlıklı 4. maddesi;

“Kurulda ön sorun olarak kararlar arasında aykırılık olup olmadığı veya sair nedenlerle içtihatların birleştirilmesine gerek bulunup bulunmadığı hususları görüşülüp karara bağlanır. ” şeklindedir.

İlke kararının belirtilen bu maddesindeki “sair nedenlerle içtihatların birleştirilmesine gerek bulunup bulunmadığı” ifadesinin mahkemeye yapılan her talep için gerekli olan hukuki yarar şeklinde yorumlanması gerekir.

Eş söyleyişle; bir konudaki Yargıtay kararları arasında aykırılık bulunmasına rağmen, içtihatların birleştirilmesinde hiçbir hukuki yarar yok ise, ilgili kurul içtihatların birleştirilmesine gerek olmadığına karar verebilmelidir (Kuru, Baki: İçtihatların Birleştirilmesi Yolu İle İlgili Bazı Sorunlar, AÜHF Yayınları, No.415, Konferanslar Dizisi No. 1, Ankara 1977, s. 23-24).

İçtihadı birleştirme kararlarının niteliği açıklandıktan sonra tespit edilen ön sorunun değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

Bu kapsamda içtihat farklılığı olduğu belirtilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesi kararları incelendiğinde;

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2018 tarihli ve 2017/19-817 E., 2018/1145K. sayılı kararında; çekte ancak tahsil veya temlik cirosu yapılabileceği, dava konusu çekin lehtarı tarafından yapılan ciroda yer alan “emrine ödeyiniz ” ibaresinden de anlaşılacağı gibi, çekin rehin cirosu ile devredilmediği, kredinin teminat alınarak kullandırılacağına ilişkin yapılan genel ifadelerin de çekin rehin cirosu ile devredildiğini göstermeyeceği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11.04.2018 tarihli ve 2016/15070 E., 2018/2588 K. sayılı kararında; dosyaya sunulan yazıda çekin kredi borcunun teminatı olarak alındığı ifade edildiği, bu durumda davacının ticari defter ve kayıtları ile çek tevdi bordrosu incelenerek çekin dava dışı şirketin kredi borcuna teminat olarak verilip verilmediğinin değerlendirilmesi, çekin teminat amacıyla alındığının tespit edilmesi halinde ise çekte rehin cirosu geçerli olmadığından davacı bankanın işbu davayı açamayacağının gözetilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı gerekçelerle davanın kabulü doğru olmadığı belirtilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2016/2019 E., 2017/4745 K. sayılı kararında; davanın çekten kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğu, mahkemece yazılı şekilde davanın kabulüne karar verildiği, ancak davacı banka vekilinin dava dilekçesinde ve yargılamanın her aşamasında dava konusu çeklerin, lehtar dava dışı şirket tarafından kullanılan krediye teminat olarak müvekkiline verildiğini ileri sürmüş olması karşısında çekin rehin cirosu sonucu davacı bankanın elinde bulunduğu kabul edilmesi gerektiği, çekte rehin cirosu caiz olmayıp, rehin veya bunun sonucunu elde etmeye yönelik olarak teminat amacıyla çekin ciro ile elde edilmesi halinde çeki devir alan kişi çeke dayalı haklan kullanamayacağı gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir,

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.09.2017 tarihli ve 2016/7396 E., 2017/4744 K. sayılı kararında; mahkemece dava konusu çekin dava dışı şirket tarafından davalı bankaya teslim edilirken teminat başlığı altında verildiği, banka tarafından çekin bloke edilen çek senet hesabına giriş yapıldığı ve yine tevdi bordrosunun alt kısmında çekin rehin olarak alındığının belirtildiği, bu durumda dava konusu çekin dava dışı lehtar tarafından davalı bankadan kullanmış olduğu kredilerin teminatı karşılığında rehin amaçlı gizli ciro olarak verildiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin kararın onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.10.2012 tarihli ve 2011/6984 E., 2012/14883 K. sayılı kararında; somut olayda her ne kadar dava konusu çek üzerinde çekin rehin cirosuyla devredildiği belirtilmemişse de, söz konusu çekin lehtarı tarafından davacı bankadan alman kredinin teminatı olarak davacı bankaya ciro edildiği diğer bir deyişle çekin rehin cirosu ile davacıya devredildiği mahkemece kabul edilmiş olup bu hususa ilişkin bir temyiz bulunmadığından çekte rehin cirosunun batıl olduğu ve bu durumda davacının yetkili hamil olduğunun söylenemeyeceği gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 08.07.2013 tarihli ve 2013/17239 E,, 2013/25547 K. sayılı kararında; bir çekin teminat olarak verildiğinin kabulü için o çek üzerinde teminat ibaresinin bulunması zorunluluğunun olmadığı, çek üzerindeki teminat ibaresi neyin teminatı olduğunun ayrıca açıklanmadığı sürece çekin başlı başına teminat çeki olduğunu göstermeyeceği, diğer yandan teminat iddiasının kabulü için bu hususun taraflarca ayrı bir sözleşmede belirtilmesi de zorunlu olmadığı ve somut olayda alacaklının dayanak çekin teminat olarak alındığı yönündeki kabulünün mahkemeyi bağlayacağı gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 26.10.2017 tarihli ve 2016/12558 E., 2017/7361 K. sayılı kararında; çek üzerinde yapılan incelemede çekin dava dışı şirkete verildiği ve bu şirketin cirosu ile davalı bankaya geçtiği, dava dışı şirket tarafından yapılan ciroda rehin, teminat veya tahsil amacıyla yapıldığı yönünde bir ibare bulunmadığından çekin temlik cirosu ile davalı bankaya geçtiğinin kabulü gerektiği ve aksini davacı tarafın ispatlamakla yükümlü olduğu gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 09.10.2017 tarihli ve 2016/11979 E., 2017/6726 K. sayılı kararında; mahkemece dava konusu çekin üzerinde bedeli teminattır ya da bedeli rehindir ibaresi veya rehnetmeyi belirten diğer bir kayıt olmadığı, bu nedenle temlik cirosu sayılacağı ve davalı bankanın borçlunun zararına hareket ettiğinin ispatlanamadığı, yetkili hamil sayılacağı gerekçesiyle davanın reddine dair kararın onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 17.06.2016 tarihli ve 2016/1716 E., 2016/10943 K.sayılı karannda;çekin dava dışı şirket tarafından davalı bankaya temlik cirosu ile ciro edilerek verildiği, ciroda rehin cirosuna ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, hal böyle olunca çekin rehin cirosu ile değil, temlik cirosu ile devir edildiğinin kabulünün gerektiği gerekçesiyle davanın reddine dair kararın onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarihli ve 2015/17823 E., 2016/9441 K. sayılı kararında; dava konusu çekler bankaya çek teslim bordrosu ile teslim edilmiş olup çeklerin üzerinde “rehin içindir” şeklinde kayıt olmadığından çekin temlik cirosu ile bankaya devredildiğinin kabulü gerekeceği, keşideci ile lehtar arasındaki şahsîdef ‘ilerin hamile karşı ileri sürebilmesi için hamilin çekleri iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğinin, başka bir anlatımla keşidecinin borçlu olmadığını bile bile çekleri ciro yoluyla temlik aldığının kanıtlanması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 25.05.2016 tarihli ve 2015/17598 E., 2016/9405 K. sayılı kararında; dava konusu çekte dava dışı kişi tarafından yapılan cironun tahsil cirosu ya da rehin cirosu olduğuna dair bir ifade bulunmadığından, cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 13.10.2015 tarihli ve 2015/8447 E., 2015/12650 K.sayılı kararında; dava konusu çekin temlik cirosuyla davalı bankaya verildiği 08.08.2012 tarihli “Senet Çek Tevdi Bordrosu ‘başlıklı belgeden anlaşıldığı gibi, çekin arkasında rehin cirosuyla temlik edildiğine dair bir şerh bulunmadığından davalı bankaya yapılan cironun temlik cirosu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu belirtilmiştir.

İçtihadı birleştirmeye konu uyuşmazlık yukarıda belirtilen şekilde gerçekleşmekle birlikte önemle belirtilmelidir ki; içtihatların birleştirilmesinin ön koşulu Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun belli bir konuya ilişkin görüş ve kabullerinin kararlı ve sürekli biçimde içtihatlarını ortaya koymaları ve bu yönün uygulamada kesinlik kazanmasıdır. Bu kapsamda mevcut içtihadı birleştirmenin konusu değerlendirildiğinde; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ile 19. Hukuk Dairesinin kararları arasında çelişki olduğu açık ise de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararıyla 03.08.2020 tarihi itibariyle kapatılarak baktığı işler Yargıtay 11. Hukuk Dairesine devredilmiştir. Bu konuda Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen kararların ise süreklilik ve istikrar kazanmadığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca içtihatların birleştirilmesinde hukuki yarar bulunduğu söylenemez.

Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında “Üzerinde yazılı olmaması hâlinde çekin rehin cirosu ile devredilmiş olması hususunun başka delillerle ispat edilip edilemeyeceği “konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; içtihatların birleştirilmesine karar verilebilmesi için, içtihat aykırılığına konu kararların devamlılık arz etmesi gerektiği açıktır. Ancak Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararıyla Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03.08.2020 tarihi itibariyle kapatılarak baktığı işler Yargıtay 11. Hukuk Dairesine devredilmiştir. Bu durumda İçtihadı Birleştirme Görüşmeleri ve Kararların Yazılmasına ilişkin Yargıtay Başkanlar Kurulunun 19.06.1975 tarihli ilke kararlarının 4. maddesi ile Yargıtay Kanunu’nun “Daire Başkanlarının Görevleri” başlıklı 24. maddesinin 1. bendi esas alınarak görüş farklılığının Yargıtay 11. Hukuk Dairesince giderilmesi gerektiği gibi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararlarına aykırılık teşkil eden sadece bir kararının olduğu, süreklilik taşıyan bir içtihat aykırılığının bulunmadığı, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ise belirtilen konuda içtihadının bulunmadığı gözetildiğinde içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

IV. SONUÇ

İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunda ön sorun hakkında yapılan görüşmeler sonunda, “Üzerinde yazılı olmaması halinde çekin rehin cirosu ile devredilmiş olması hususunun başka delillerle ispat edilip edilemeyeceği” konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de, içtihatların birleştirilmesine karar verilebilmesi için, içtihat aykırılığına konu kararların devamlılık arz etmesinin gerekmesi, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 07.07.2020 tarihli ve 173 sayılı kararıyla Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 03.08.2020 tarihi itibariyle kapatılarak baktığı işlerin Yargıtay 11. Hukuk Dairesine devredilmiş olması, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin konu ile ilgili bir içtihadının bulunmayışı ve Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş kararlarına aykırılık teşkil eden Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun sadece 30.05.2018 tarihli ve 2017/19-817 E., 2018/1145K. sayılı kararının bulunması ve henüz istikrar kazanmamış olması karşısında, içtihatların birleştirilmesine yer olmadığına 22.10.2021 tarihinde üçüncü görüşmede ve oy çokluğuyla karar verilmiştir.

E:2019/3

K:2021/2

KARŞI OY YAZISI

İçtihadı Birleştirme Toplantısının konusu “Üzerinde yazılı olmaması halinde çekin rehin cirosu ile devredilmiş olması hususunun başka delillerle ispat edilip edilemeyeceği” şeklinde belirlenmiştir.

Bu hususta temel çekişme Yargıtay 19. Hukuk Dairesi ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi arasındadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin görüşünü benimsediğinden konunun karara bağlanmasında görevli kurul Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu olmuştur.

Fakat Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu tarafından işin esası incelenememiş ve süreç içinde Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin kapatılmış olması nedeniyle artık içtihadın birleştirilmesinde hukuki yarar kalmadığı gerekçesiyle İçtihadın Birleştirilmesine Gerek Olmadığına karar verilmiştir.

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi kapatılmış olsa da bu Daire tarafından verilmiş kararların hukuki varlığı devam etmektedir.

Kaldı ki çekişme konusu hususta verilen kararların kahir ekseriyeti Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından verilmiştir.

Ayrıca ortada bu toplantının İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulu yerine İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nda görüşülmesini gerektiren Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı vardır.

Hal böyle olunca saygıdeğer çoğunluk tarafından İçtihadı Birleştirmeye Gerek Bulunmadığı şeklinde verilen karar; genelde hukukun esas kaidelerine ve özelde Yargıtay Kanunu’na aykırı olmuştur.

2019 yılında esasa kaydedilen bu çekişmenin iki yıl sonra bu şekilde çözümsüz bırakılması toplumda büyük sıkıntılara yol açacaktır.

Bu itibarla saygıdeğer çoğunluğun işin esasının incelenmesine imkân vermeyen bu kararına muhalifim. 22.10.2021